7 Ocak 2009 Çarşamba

Merhaba,

Öncelikle geç de olsa herkesin yeni yılını en içten dileklerimle kutlamak istiyorum. 2009’un Türkiye’ye ve tüm dünyaya barış ve huzur getirmesini istiyorum her ne kadar umutsuz bir dilek olsa da. Akan kanlar dursun, silahlar sussun, anaların gözyaşları dinsin öncelikle. Daha sonra da insanlar el ele vererek hep birlikte dünyayı nasıl daha da yaşanılır bir hale getirebilirlerse onun için gece gündüz çalışsınlar. Tüm dünyayı derinden sarsan ekonomik kriz son bulsun. Her aile reisi evine en azından ailesini rahat geçindirebilecek kadar ekmek götürebilsin. Evsizlerin evi, yurtsuzların yurdu olsun. Güneş, sadece güneşin batmadığı ülkelerde değil, dünyanın her yerinde yüzünü göstersin tüm insanlığa… Özellikle de yine anneleri ağlarken, bebekleri ölürken TV’de izlediğimiz şu günlerde.

Yeni yıl dileklerime bir tane de bireysel dilek eklememin sakıncası yoktur sanırım. Bencil bir dilek sayılmaz zaten, kendim için dileyeceklerimi aynı zamanda yine herkes için de diliyorum çünkü. Biricik aşkımın, eşimin, gün yüzlü güneşimin, tül tenlimin, tavşanımın, faaleemin, dumbomun, maamiimin, boncuk gözlü unutkan dorry kermitimin yılın her saniyesi yanımda olmasını, yüzünden ve yüreğinden gülücüklerin eksik olmamasını, bana verdiği yaşam enerjisini dünyaya da aktarmasını diliyorum. Güzel blog yazılarına devam etmesini, blog vesilesiyle tanıştığı arkadaşlarının sayısını günden güne artırmasını diliyorum. Onu mutlu görünce ben de mutlu oluyorum çünkü.


Bir dilek de ailemiz ve herkesin ailesi için. Onların da her daim mutlu, sağlıklı, dertsiz ve tasasız neşe içinde yaşamalarını ve birbirlerine her gün batımından her gün doğumuna çok daha fazla bağlı ve sevgi dolu olmalarını diliyorum.

Nice mutlu senelere…

21 Aralık 2008 Pazar

Merhaba;
Bu benim ilk yazım oluyor. Aslına bakarsanız yazıyla çok da fazla ilgili değilim. Daha çok fotoğrafçılık ve internet ilgimi çekiyor. Eşim sağolsun neredeyse haftada iki kere yazılar yazıp resimler ekliyor kendi blog sayfasına. Yazacak o kadar çok şeyi nereden buluyor diyorum kendi kendime. Boş vakitlerini değerlendirmek için blog yazmaya başladı. Geçenlerde yüzüncü yazısını da yayınlanmış, tabii resimlerle birlikte. Blogla tanışmamı da bu nedenle eşime borçluyum aslında. Eşim vesileysiyle ilk adımımı attığım blog çalışmalarında ilk olarak eşime yer vermek istedim. Ne de olsa onun payı bu sayfayı hazırlamamda oldukça büyük.
En büyük aşkım, senin için gelsin bu yazım. Seni karşıma çıkaran tanrıya şükrediyorum önce. Hayalini kurduğum, yer yüzündeki varlığından bir türlü emin olamadığım, varsa da karşılaşma olanağımızın çok düşük olduğunu düşündüğüm, gerçek üstü, mavi gözlü, pamuk kalpli, dünyalar güzeli, içi dışı bir, çevresine saçtığı ışıkla güneşi, kalbindeki iyiliklerle melekleri, gözlerinin maviliğiyle dünyaları, denizleri, evreni kıskandıran, neşe ve eğlence dolu, Pollyanna'nın İzmit'te büyümüş versiyonunu karşıma çıkartmakla kalmayıp bir de eşim olmasını sağladığı için kutsal kitaplardaki duaların hepsini ezbere okusam da minnetimi ona gösterebilir miyim gerçekten bilemiyorum.
Kendimi dünyanın en şanslı adamı gibi hissediyorum ve sadece senin sayende.
Aşkla...